ELEKTRİKLİ ARAÇLAR VE TÜRKİYE’DE HUKUKİ DÜZENLEMELER

Spread the love

Verimli olması, çevresel sürdürülebilirliği, fosil yakıt rezervlerinin azalması, enerjide dışa bağımlılık ve karbondioksit emisyonu gibi etmenler sebebiyle fosil yakıtlı araçların yerini elektrikli araçlar almaya başlamıştır.

Elektrikli araçların sayısının artmasıyla birlikte pazar büyümekte ve her yerde şarj istasyonlarına olan ihtiyaç artmaktadır.

Dünyada ve Türkiye’de gittikçe yaygın kullanılmaya başlayan akıllı ulaşım sistemleri ve elektrikli araç kullanımı ile ilgili Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2020-2023 Akıllı Ulaşım Sistemleri Eylem Planına göre 2021 yılı sonuna kadar elektrikli araç ve şarj istasyonlarına ilişkin mevzuat düzenlenmesi planlanmıştır. Söz konusu mevzuatın hazırlanmasında elektrikli araçların ülkemize nazaran daha yaygın olarak kullanıldığı Norveç, Almanya, İngiltere, İspanya, Brezilya ve ABD gibi ülkelerin mevzuat düzenlemeleri örnek alınmaktadır. Elektrikli araçların ve şarj istasyonlarının hukuki niteliği, kullanım koşulları, bireysel mülkiyet ve kamu mülkiyetinde nasıl ve ne şekilde yer alacağı, olası aksaklıkların müeyyideleri kavramları henüz hiçbir dünya ülkesinde tam olarak oturmuş değildir. Ancak Türkiye mevzuat düzenleme öngörüsü ile bu kavramlara yön veren ülkeler arasında yer alacaktır.

Elektrikli araçların ve bu araçları şarj etmek için elektrikli şarj istasyonlarının, özellikle yerli otomotiv statüsünde olan TOGG araçlarının da satışa sunulmasıyla birlikte hayatımızda yaygın olarak yer almaya başlayacağı kesindir. Elektrikli şarj istasyonlarının konut, iş yeri gibi alanlara kurulumu istendiğinde özellikle apartman ve site gibi toplu yaşamın söz konusu olduğu yerlerde Kat Mülkiyeti Kanunu nezdinde uyuşmazlıklar çıkabilecek; AVM, otoparklar, akaryakıt istasyonları vb. yerlerde kurulması izine tabi olup olmaması hususunu da beraberinde getirecek; şarj istasyonlarının düşük ve yüksek seviyede (AC ve DC) kurulumları farklı güçte kW verilmesini gerektirecek ve enerji verimliliği ve elektrik dağıtım mevzuatının da mevzu bahis olacaktır. Elektrikli araçlar, hayatımıza daha yaygın kullanılmaya başlanmasıyla birlikte örneklendirdiğim gibi ve birçok farklı alana temas edecek, dolayısıyla hukuki düzenlemeyi gerekli kılacaktır.

Elektrikli araçlardan bir diğeri olan elektrikli scooter’ların hukuki niteliği ve ne şekilde düzenleneceği ise 30.12.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan ve torba kanun niteliğinde olan 7261 sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun çerçevesinde Çevre Kanunu ve Belediye Kanunu’nunda yapılan değişiklik ve eklemeler ile belirlenmiştir. Kanun, trafik güvenliğini elektrikli scooter kullanmaya uygun hale getirme görevini belediyelere yüklemiş ise de, bu husus elektrikli scooterlar ile trafiğe çıkılabileceği anlamına gelmemektedir. Zira mevzuat düzenlemelerine göre elektrikli scooterlar bisikletler gibi, fakat motorlu araç olarak bisiklet şeridinde kullanılabilecektir.

Dünyanın daha çevreci olma, emisyonu azaltma ve teknolojideki ilerleme gayreti, çevreye karşı duyarlı araçların hayatımıza girmesine ve yavaş yavaş hayatımızı yaşayış biçimimizi bu yöne kanalize etmemizi gerektirmektedir. Bu ve benzeri gelişmeler ise yaşayan bir olgu olan hukuk düzeninin de değişmesini ve evirilmesini gerekli kılacaktır.